Prostat Arter Embolizasyonu (PAE), iyi huylu prostat büyümesi (Benign Prostatik Hiperplazi – BPH) olan erkekler için etkili bir tedavi yöntemi sunmaktadır. Geleneksel yöntemlere göre daha az invaziv olan PAE, prostatın besleyici arterlerine mikroskopik partiküller enjekte edilerek prostat dokusuna giden kan akışını azaltır. Bu tedavi, genel anestezi gerektirmez ve hastalar genellikle birkaç saat içinde taburcu edilir.
PAE İşleminin Gerçekleştirilmesi
Prostat Arter Embolizasyonu (PAE), genellikle bir girişimsel radyolog tarafından yürütülen bir işlemdir ve bir radyoloji bölümünde gerçekleştirilir.
İşlem öncesi, hasta değerlendirilir ve girişimsel radyolog tarafından işlemin riskleri, faydaları ve alternatifleri hakkında bilgilendirilir. İşlem genellikle lokal anestezi ile gerçekleştirilir, bu da hastanın bilinçli fakat rahat olduğu anlamına gelir.
Girişimsel radyolog, genellikle kasık bölgesindeki bir arter olan femoral arter üzerinden işleme başlar. Bu artere bir iğne ile girilir ve daha sonra bu iğne içinden bir kılavuz tel ve mikrokateter ilerletilir. Kılavuz tel ve mikrokateter, prostatı besleyen arterlere ulaşana kadar ilerletilir. Bu süreç, radyolojik görüntüleme teknikleri kullanılarak gerçekleştirilir, böylece radyolog, gereçlerin doğru konumda olduğundan ve prostat arterlerine doğru yönlendirildiğinden emin olabilir.
Mikrokateter, prostat arterlerine ulaştığında, radyolog minik, tıkanıklık yaratan partikülleri enjekte eder. Bu partiküller, prostat dokusuna giden kan akışını yavaşlatır. Kan akışının azalması, prostat dokusunun boyutunun küçülmesine neden olur, çünkü kan akışının azalması, prostat dokusunun boyutunu sürdürme yeteneğini kısıtlar.
Partiküllerin enjeksiyonu tamamlandıktan sonra, mikrokateter ve kılavuz tel çıkarılır. Enjeksiyon noktası genellikle basınç uygulanarak veya bir tıkaç kullanılarak kapatılır. Genellikle ek dikişlere veya dikişlere gerek kalmaz.
İşlem sonrasında, hastalar genellikle birkaç saat dinlenir ve sonra aynı gün içinde evlerine dönebilirler. İşlem sonrası dönem genellikle hafif ağrı veya rahatsızlıkla geçer, ancak bu genellikle yönetilebilir ve kısa süreli olur.
PAE’nin Avantajları ve Yan Etkileri
PAE’nin en büyük avantajlarından biri, genel anestezi gerektirmemesi ve hastanın hemen hemen hiç hastanede kalması gerekmeyişidir. Ayrıca, idrar sondası genellikle gerekli olmaz ve işlem sonrası ağrı genellikle minimaldir.
PAE tedavisinin yan etkileri genellikle hafiftir ve geçicidir. Bunlar arasında hafif kasık ağrısı, hafif hematuri (idrarda kan), disüri (ağrılı idrara çıkma) ve pollakiuria (sık idrara çıkma) bulunur. PAE, cinsel işlevi etkilemeyecek şekilde tasarlanmış bir işlemdir ve erektil disfonksiyon veya retrograd ejakülasyon gibi yan etkileri genellikle yoktur.
PAE’nin Etkinliği
PAE, BPH tedavisinde etkili bir seçenektir ve prostatın boyutunu önemli ölçüde azaltabilir. Bu, idrar akışını iyileştirir ve BPH ile ilişkili semptomları hafifletir. Çalışmalar, PAE’nin, prostatın boyutunu azaltma ve idrar akışını iyileştirme konusunda geleneksel cerrahi yöntemlerle karşılaştırılabilir olduğunu göstermiştir. PAE tedavisi, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirir ve BPH semptomları üzerinde kalıcı bir etki sağlar.
Sonuç olarak, PAE, BPH tedavisinde güvenli ve etkili bir minimal invaziv seçenektir. Bu tedavi, ciddi yan etkileri minimumda tutar ve hastaların hızlı bir şekilde normal yaşamlarına dönmelerini sağlar. Her hastanın durumu ve ihtiyaçları farklı olduğu için, tedavi seçeneği doktor ve hasta arasındaki tartışma ile belirlenmelidir.